29 Şubat 2012 Çarşamba

Levent isminin anlamı ve kökeni

Levent kelimesi Osmanlı zamanında denizci askerlere verilen Levend isminden geliyor. Peki bu kelimenin İtalyanca kökenli olduğunu biliyor muydunuz?

Levend kelimesi Osmanlı Türkçesinde 16. yüzyılda beliriyor. Kelime İtalyanca bir kelime olan Levantino'dan türeme. Levantino kelimesi Levantlı demek.  Levant, eski çağlarda Akdeniz'ın İtalya'nın doğusunda kalan kısmına denirmiş. İngilizcede 1497 yılında beliren bu kelime o zaman sadece doğu anlamında imiş. Levant kelimesi aslen Fransızca'dan gelme, "doğmak, yükselmek" anlamında. Güneşin doğduğu yöne doğu olduğundan.

Cenova ve Venedik ahalisi eskiden Osmanlı denizcilerine doğu akdenizli anlamında Levantino derlermiş. Zamanla kelime Osmanlı denizcileri tarafından kullanılmaya başlamış. Bugün Levent olarak bilinen muhitte 18. yüzyılda yaşamış olan Cezayirli Gazi Hasan Paşa'nın bir çiftliği varmış. Bu çiftliğin topraklarına 19. yüzyılda bir denizci kışlası inşaa edilmiş. Bölgenin adının Levent olmasının sebebi bu.
25 Şubat 2012 Cumartesi

İngilizce

Liseyi o zamanlar 7 yıl olan Anadolu Lisesinde okudum. O nedenle yaşıtlarım arasında ingilizceyi çok erken yaşlarda (11-12) yaşında ileri derecede öğrenen şanslı azınlığın bir mensubuyum. Anadolu Lisesinin ilk yılında hayatımı dolduran bu dile daha sonra hiç önem vermedim, özellikle de üniversiteye hazırlandığım yıllarda ve de üniversitede. Ama okuyarak ve yazarak ingilizce konuşan dünyadan kopmadığımdan ingilizcem de yavaş yavaş gelişti.

Bugün geriye dönüp baktığımda tüm eğitim hayatımda öğrendiğim tüm alanlar içinde bana en çok faydası dokunanın ingilizce olduğunu görüyorum. Şu anki aylık gelirimin ilk okul bile okumasam kazanabileceğim aylık gelir ile arasındaki farkın en önemli bölümü ingilizce sayesinde orda. Yazılım ve danışmanlık işini ingilizce bilmeden yapmayı düşünemiyorum bile. Yurt dışında para kazanma şansım ingilizce olmadan hiç olmayacaktı. Ama ingilizcenin bana en önemli katkısı önümde açtığı dünya oldu. Hayatları boyunca hiç yabancı bir dil konuşmamış ya da memleketten hiç çıkmamış bir neslin çocuğu olarak eğer ingilizce bilmese idim, muhtemelen ben de derin bir sıkıntı olarak hatırladığım Anadolu'nun küçük bir şehrinden ve onun dar dünyasından dışarı adım atamayacaktım.

Bu nedenle lisedeki ingilizce öğretmenim mezun olduğum lisede şu an okuyan çocuklara küçük bir konuşma yapmamı istediğinde onlara hazırladığım konuşmanın en önemli maddelerinden biri ingilizce olduŞ

"Evet çok çalışın, zira Türkiye gibi bağlantıların güçlü değilse düzenli-disiplinli çalışarak bir yere gelinebileceğine olan inancın az olduğu bir ülkede insanlar pek çalışmadığından çok çalışarak istediğiniz hemen herşeyi çok kolay elde edebilirsiniz. Evet, üniversiteyi iyi bir üniversitede okumaya bakın. En önemlisi de ne yapın edin sizi daha iyiye yönlendirebilecek bir akıl hocası bulmaya çalışın.


Fakat ne olursa olsun mutlaka iyi ingilizce konuşun ve yazın. Çünkü tüm eğitim hayatınız boyunca muhtemelen öğrendiğiniz en önemli konu ve ilerde kendi başınıza hayatla boğuşurken sahip olacağınız en önemli silah muhtemelen ingilizce bilginiz olacaktır.


İngilizceniz iyi değilse hemen şimdiden azar azar iyileştirmek için elinizden geleni yapın. Bugün internet sağolsun bizim nesle göre ingilizce pratik yapmak çok daha kolay. Ben gerçekten bir işe yarayan ilk bilgisayarı üniversiteye adım attığım 18 yaşımda tanıdım. Şimdi hepsi olmasa bile ortaokul çocukları bile bilgisayar ile büyüyor. Eğer ağ bağlantınız varsa her hafta 4-5 saat daha az oyun oynayıp çetleşin ve bu artan zamanda ingilizcenize katkı yapacak birşeyler yapın."  

Buda'dan alıntılar


"Bütün evrende sevginizi ve ilginizi sizin kendinizden daha fazla hak edecek birini arayabilirsiniz ama bulamazsınız. Kendiniz, sizin sevginizi ve ilginizi diğer herkes kadar hak eder."

"Öfkeniz için cezalandırılmazsınız, öfkeniz tarafından cezalandırılırsınız."

"Geçmişe takılıp kalmayın, gelecek hayalleri kurmayın, zihninizi şimdiki ana konsantre edin."

"Ne olduğumuz ne düşündüğümüzün eseridir. Eğer bir insan kötü düşüncelerle konuşur ve eyleme geçerse, acı onu bir gölge gibi takip eder. Eğer bir insan saf düşüncelerle konuşur ve hareket ederse, mutluluk onu bir gölge gibi takip eder."

"Bir testi damlaya damlaya dolar."

"Bütün kötü eylemler zihnin eseridir. Eğer kişi zihnini dönüştürürse kötü eylem devam edebilir mi?"

"Kin, kin ile sona ermez, sadece sevgi ile sona erdirilir; bu ebedi kuraldır."

"Sağlık en büyük hediyedir, tatmin en büyük zenginliktir, sadakat en iyi ilişkidir."

"Öfkeye takılıp kalmak başkasına atmak üzere elinde kızgın kömür tutmak gibidir, yanan siz olursunuz."

"Ne kadar çok kutsal kelime duysanız, ne kadar çok konuşsanız, bu kelime ve sözlere göre eyleme geçmiyorsanız, duyduklarınız, söyledikleriniz neye yarar?"

"İyi bir yolculuk geçirmek, varmaktan daha önemlidir."

"Bizi kendimiz başka kimse kurtaramaz. Yolu biz kendimiz yürümeliyiz."

"Ayak yeri hissederken kendini hisseder."

"Zihin herşeydir. Ne düşünürseniz, o olursunuz."

"Dil keskin bir bıçaktır... Kan dökmeden öldürür."

"Gerçeğin yolunda bir kişinin yapabileceği sadece iki hata vardır; yolun sonuna kadar gitmemek ve yola hiç çıkmamak."

"Sağlıklı bir yaşamın keyfini sürmek, aileye mutluluk getirmek, herkese barış getirmek için kişi zihnini kontrol ve disiplin altına almalıdır. Eğer kişi zihnini kontrol edebilirse aydınlanmaya giden yolu bulabilir, ve bilgelik ve erdem ona kendiliğinden gelecektir."

"Bizi düşüncelerimiz şekillendirir, ne düşünürsek o oluruz. Zihin saf iken neşe bir gölge gibi takip eder ve bizi hiç terk etmez."

"Kendi kurtuluşunuz için çalışın. Başkalarına bağımlı kalmayın."


Kaynak : Brainy Quote

Karma ve Yeniden Doğuş

Budizm inancına göre, bir insanın yeniden doğuşu, yani anne karnında embriyonun oluşması için 3 temel faktör gereklidir: yumurta, sperm ve suttalarda mecazi olarak "can" diye adlandırılan karma-enerjisi (karma-vega). Bu karma-enerji ölmekte olan bir birey tarafından yayılır. Anne ve baba sadece embriyon için gerekli fiziksel materyali sağlarlar. Karakteristik özellikleri açısından, embriyonda gizli eğilimler ve melekeler Buda'nın öğretilerine göre şöyle açıklanabilir: Ölen birey, tam öldüğü anda karma enerjisi neşreder. Bu enerji, parlayan bir ışık gibi, gebe bir rahme çarpar. Böylece, yumurta, sperme ve kendilerine çarpan karma-enerji, embriyon hücresi olarak rahme çöker.

Bu süreç, konuşma yoluyla üretilen hava titreşimlerinin çalışmasına benzer, bu titreşim başka birinin kulağındaki akustik alıcılara çarparak tamamen öznel bir "ses" üretir. Bu esnada transfer edilen "ses" duyusu değildir, transfer edilen hava titreşimi şeklinde bir enerjidir. Aynı şekilde, ölen birey tarafından salınan karma enerjisi, ebeveynler tarafından teçhiz edilen materyalden embriyon üretir. Bu proseste gerçekten bir varlık, ya da ruh, transfer edilmez, sadece karma-enerji transfer edilir.

Bu yüzden şu anki canlı-süreç (upapatti-bhava) doğum öncesi karma-sürecinin somutlaştırılmasıdır ve ilerideki canlı-süreç bugünkü karma-sürecinin somutlaştırılması olacaktır. Böylece, aslında bir yaşamdan diğerine göçen hiçbirşey yoktur. Ve egomuz dediğimiz şey gerçekte bu sürekli var olup yok olan değişim sürecidir. Bu süreç an be an, gün be gün, yıl be yıl, yaşam be yaşamı sürer. Okyanusun yüzeyinde hareket eden ve dalga dediğimiz varlık nasıl sürekli yükselip alçalan yeni su kütleleri ise ve aslında suyun yüzeyinde hareket eden dalga diye bir varlık yok ise, Samsara okyanusunda da hareket eden ego diye kalıcı bir varlık yoktur, sadece ve sadece sürekli devinim halinde bir enerji akışı vardır.

Samsara
Bu yeniden doğuş kanunu sadece Abhidhamma Pitaka'da bahsedilen bilinçaltı yaşam-akımı (Pali dilinde bhavanga-sota) ile anlaşılabilir. Yeniden doğuş, karma, önceki hayatların hatırlanması, vs. gibi çeşitli Budist doktrinlerin anlaşılması açısından bilinçaltı yaşam-akımının temel önemi Batılı bilginler taranından henüz tam anlamıyla anlaşılmış değil. Bilinçaltı yaşam-akımı terimi, Jung ve modern psikologların bilinçaltı dedikleri şeyle aynıdır. Tabii burada Hristiyan öğretisindeki ölümsüz ruh gibi bir varlığa herhangi bir referans yoktur. Bu bilinçaltı yaşam-akımı tüm yaşamın ön koşuludur. Onun içinde, tüm izlenim ve tecrübeler depolanır, ya da daha iyi bir deyişle, bilinçten tamamen saklı olarak geçmişin görüntüleri, hatıraları akar durur. Bu hatıralar her ne kadar bilinç için tamamen gizli olsalarda, rüyalarda sınırı geçerler ve kendilerini bilince açarlar.

Çince

Çince bizim Çin'li diye bildiğimiz Han ırkına (Çin'in en büyük etnik grubu) mensup insanların ana dili. Bu nedenle zaten hanyu (Han Dili). Konuşma dili olarak çince yöreden yöreye hatta köyden köye farklılık gösteriyor. Sekiz büyük çin lehçesinin (ki aslında bunlar birbirlerinden o kadar farklılar ki sekiz ayrı diller) en çok konuşulanı batılıların Mandarin (Çincesi) dediği bizim aslen Çince diye bildiğimiz dildir. Çinliler buna mandarin demezler genel dil anlamında putonghua derler. Bu dil Çin'in başkenti Pekin çevresinin lehçesidir.

Örneğin diğer büyük Çin dillerinden biri de Kantonca (Cantonese)dir. Bu dil mesela Hong Kong'luların ve Çin'in güney bölgesinin dilidir. Güney bölgesi Çin'in dışarı en çok göç verdiği bölgelerinden biri olduğu için de Çin dışında yaşayan Çinlilerin çoğunun ana dilidir.

Kantonca ve Mandarin birbirlerinden İngilizce ve Almanca kadar farklı olmalarına rağmen aynı yazılırlar! Yani bir Hong Kong'lu eğer özellikle dil eğitimini almamışsa Mandarin konuşma dilini anlayamaz ama Pekin'de basılan bir gazeteyi okuyabilir. Bunun nedeni tarihin en eski dillerinden biri olan Çin'cenin tarihin en eski yazılarından birine sahip olmasıdır. Yani binlerce yıl önce yazıya dökülmüş Han ırkının ortak dili, Han ırkı Çin'in bugünkü coğrafyasına yayıldıkça farklılaşmış ama yazı ortaklığı korunmuş.

Çince öğrenmek her baba yiğidin harcı değil. Çince bilindiği gibi zor bir dil. Ama oldukça kolay yanları da var. Örneğin grameri. Çincenin grameri Türkçe'ye göre çok ama çok kolay örneğin. Çince de kelimelerin başına sonuna eklenen çok fazla ek bulunmaz. Çince de kelimeler zamanı belirtmek için ne ingilizcedeki değişmez ne de Türkçe'deki gibi değişik değişik eklere boğulmaz. Aslında bildiğim kadarıyla Çince'de fiil çekimi falan yoktur! Fiiler genelde mastar halindedirö kelimeler eksizdir. Örneğin Ben şimdi ev gitmek der Çinliler. Sen dün ev gelmek ya da sen yarın ev gelmek derler!

Çince karakterler. İlk sıra geleneksel karakterler (Tayvan'da hala kullanılıyor),
ikinci sıra basitleştirilmiş karakterler (Çin'de kullanılıyor) ve
ardında çeşitli latin alfabesi çevrilişleri
Örneğin Çince seni seviyorum vo ay ni (vo = ben, ay = sevmek ve ni = sen):
- Seni çok seviyorum vo hın ay ni (hın = çok)
- Seni çok çok seviyorum vo hın hın ay ni
- Seni sevmiyorum vo pu ay ni (pu =olumsuz, ingilizce not gibi)
- Sen beni seviyorsun ni ay vo.
- Beni seviyor musun? ni ay vo ma? (ma = soru anlamı koyar, bizdeki mı gibi ama ek değildir)


Zor dedikleri dil bu mu, çok kolaymış demeyin. Çincenin gramer basitliğini götüren ve Çinceyi çok zor öğrenilen bir dil yapan bir özelliği var: Tonlama. Her hece için o hecenin anlamını tamamen değiştiren dört adet tonlama şekli var Çince'de, en azında bizim Çince diye bildiğimiz mandarin dilinde:
  1. Birinci tonlama, heceyi yüksek seviyeli ama düz bir şekilde okumak. Örneğin ma hecesi birince tonlama ile telaffuz edildiğinde anne demek.
  2. İkinci tonlama, heceyi alçak tondan yukarı doğru yükselen seviyeli okumak. Ma hecesi ikinci tonlama ile telaffuz edildiğinde kumaş demek.
  3. Üçüncü tonlama, heceyi önce alçalan sonra yükselem bir tonda okumak (Hece bu okurken nasıl ton alçalıp yükselir demeyin maalesef bizim için Çinceyi kasıcı yapan bu). Ma hecesi üçüncü tonlama ile telaffuz edildiğinde at demek.
  4. Dördüncü tonlama, heceyi yüksek tondan aşağı doğru alçalan seviyeli okumak. Ma hecesi dördüncü tonlama ile telaffuz edildiğinde küfretmek anlamına gelir.
Evet anne ata küfretti demek için üç kere : ma ma ma demek gerekir ama hepsi ayrı tonda :) Bu tonlama öyle beladır ki iki dakika gevşemeye gelmez. Yıllardır Singapur'dayım hala i bın suey to sa çien? (i = bir, bın = şişe, suey = su, kaç para) dediğimde kasiyerler sık sık suratıma what dedin gulüm? ifadesiyle bakarlar.

Bu yukardaki dörtlüye ek olarak bir de heceyi tonsuz okumak vardır. Ma örneğin tonsuz okunduğunda soru işareti anlamına gelir. Yani anne ata küfretti mi demek için dört kere ma ma ma ma demek gerekir!

Ama bitmedi. Tonlamanın kendisi başa bela değilmiş gibi bir de bu tonlamalar kendilerini çevreleyen tonlamalara göre değişirler! Örneğin iki adet üçüncü ton yan yana iken ilk üçüncü ton ikinci tonlamaya düşer! Gerçi Çinliler yabancıların tonlamayı becerememesine alışıktır ve ne dediğinizi gelişinden anlarlar ama Ekşi Sözlük'te bir yazarın dediği gibi kasiyere tuvalet kağıdı alabilir miyim demeye çalışırken şuraya şöyle s.çabilir miyim deyiverebilirsiniz. Ya da The Big Bang Theory serisinden Sheldon'ın şuradaki videoda yaptığı gibi kasiyere bana sümüğünü göster diye diretebilirsiniz :)

Bu arada eğer Çince öğrenmeye meraklı iseniz Türkçe Çince sözlük yayınlanmış:

"Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki diplomatik ilişkilerin 40. yıl dönümünde ilk çift taraflı Çince-Türkçe Türkçe-Çince sözlük yayınlandı. Türk akademisyenler tarafından hazırlanan sözlük, özellikle öğrencilerin Türk ve Çin dili ve kültürünü anlama ve öğrenmede büyük kolaylık sağlıyor.

Kaynak Yayınları tarafından çıkarılan söz konusu sözlük, geniş bir kitleye hitap ediyor. Sözlüğü, 2007'deki ilk baskısında olduğu gibi Çin'de uzun yıllardır eğitim gören Dr. Yusuf Kumaş ve Dr. Salih Tınmaz hazırladı. Sözlükle ilgili konuşan Kumaş, "Çince öğrenmek isteyen herkese yardımcı olabilmek ve üzerimize düşen iki ülke arasındaki kültürel bir vazifeyi yerine getirme amaçlı hazırlanan sözlüğümüz, genişletilmiş yeni baskısıyla raflardaki yerini tekrar aldı. Türkiye-Çin Halk Cumhuriyeti diplomatik ilişkilerinin 40. yıldönümünü kutladığımız bu yılda sözlüğümüzün iki ülke arasındaki dostluk ve kültürel ilişkilere katkı sağlayacağı temennisini taşıyoruz.'' dedi."

22 Şubat 2012 Çarşamba

İş Zekası nedir?

Bu yazı İş Zekası ve Ötesi bloguna taşındı. Okumak için şurayı tıklayın : İş Zekası nedir?
20 Şubat 2012 Pazartesi

FOREX Son moda cabuk zengin ol aldatmacası

FOREX nedir? Bu soruya ansiklopedik değil pratik bir cevap vereceğiz. FOREX sokaktaki adam için bir çabuk zengin olma aldatmacasıdır. FOREX sokaktaki adam için ayrıca sıfır toplamlı bir oyundur. FOREX ile ya kısa vadede ya da uzun vadede tüm paranızı kaybedersiniz. Kolay yoldan köşeyi dönmeye odaklı çoğunluk gibi yüksek kaldıraç kullanarak kısa sürede tüm ana paranızı kaybedebilirsiniz. Sabırlı ve daha dikkatli iseniz, zaman içinde aracıya ödeyeceğiniz komisyon ile uzun vadede tüm ana paranızı kaybedebilirsiniz.

FOREX'in sırrı şu:

FOREX'ten kazanacağınız para(t) = Kazançlar(t) - Zararlar(t) - Komisyonlar(t)

Burada (t) zaman ve zamanı yeterince uzatırsanız zararlar kazançları götürecektir ve size şöyle bir eşitlik kalacaktır:

FOREX'ten kazanacağınız para(t) = Sıfır - Komisyonlar(t)

Birçok firma FOREX'in avantajı olarak komisyon ödemiyor olmanızı gösterir. Ama her FOREX işleminizde döviz alım satım fiyatı arasındaki farkı aracı şirkete ödersiniz. İsmi komisyon olmayan bu komisyon oldukça da yüksektir.

Bakın İnan Doğan Turkishtime dergisindeki köşesinde FOREX ile ilgili şu acı gerçekleri yazmış (Ekonomitürk sitesinde bu konuyla ilgili zihin açıcı bir yazı daha var, FOREX'e ilgi duyuyorsanız mutlaka okuyun:  Forex ile Nasıl Para Kaybedilir?):
"Dünyanın en iyi yatırımcısı olan Warren Buffett ile karşılıklı işlem yapsanız (o size satsa veya siz ona satsanız) bu işlemden birkaç dakika veya birkaç saat veya birkaç gün sonra kimin kârlı çıkacağı tamamen şansa bağlıdır demektir bu. Yani foreks piyasalarında kimsenin kimseye bir avantajı, bir üstünlüğü yoktur. (Tabii piyasaları etkileyecek kararları açıklayanların bu bilgileri birilerine sızdırmadığını varsayıyoruz bunu söylerken, sızdırma olmuşsa da bundan nasıl etkileneceğinize siz karar verin). Warren Buffett’in 2006 yılında foreks piyasalarında 1,9 milyar dolar kaybetmiş olması da bu sonucu doğruluyor aslında. Bu gerçeğe rağmen internette ziyaret ettiğim sitelerde foreks piyasalarında kumar oynayan kişilerin yüzde 85-90 arasında bir çoğunluğunun sermayelerinin tamamını kaybettiklerine dair istatistikleri de görüyorum, diğer insanlar da görüyorlar ama herhalde kendilerinin yüzde 10-15’lik tam anlamıyla şanslı azınlıktan biri olabileceklerini düşündüklerinden olsa gerek yine de bu piyasalara giriyorlar. Bu piyasalarda iflas oranının çok yüksek olmasının en önemli sebebi risk kavramından uzak spekülatörlerin 100 ile 400 kat kaldıraç kullanarak en ufak bir çalkantı da paralarının tamamını kaybetmeleridir. Daha düşük kaldıraç kullanan yatırımcılar ise her seferinde alım ve satım fiyatları arasındaki makası ödedikleri için uzun vadede paralarını kaybediyorlar. Değerli dostlarım, yatırım yaparken bir numaralı amacınız para kaybetmemek olmalıdır."
İşte FOREX'in can alıcı sırrı bu: FOREX ile başkalarını zengin edersiniz. Siz her FOREX işlemi yaptığınızda aracı kurum para kazanr, siz o işlemden para kazansanızda, kaybetsenizde. FOREX öğreneceğim, trend analizinin derinliklerine ineceğim açlığı ile "FOREX ile yattığım yerden milyonlar kazandım" tadında kitapların yazarlarına para bayılırsınız, onlar kazanır.

FOREX ile para kazanmaya çalışan, bu uğurda şu ana kadar 10 bin lira kaybeden (3 bin lira FOREX eğitimine ve 7 bin lira da FOREX işlemlerine) bir arkadaşım var. Hala bir gün bu işte ustalaşıp düzenli gelir elde edeceğini düşünüyor. Ona göre yanlış birkaç adım atmasa idi zaten o 7 bin lira orada olurdu. Ona baktıkça da benim aklıma şu ünlü poker sözü geliyor:

"Masadaki enayi kim bilmiyorsanız, masadaki enayi muhtemelen sizsinizdir!" (Look around the table, and if you can't tell who the sucker is, it's you!)
19 Şubat 2012 Pazar

Singapur'un en iyi manzarası : 1-Altitude Rooftop Bar

Singapur gezisinin son 2 senedir olmazsa olmazlarından biri Singapur'un yepyeni kumarhanesinin Marina Bay Sands Otelinin tepesindeki Sands SkyPark'tan kuşbakışı Singapur manzarası izlemek. Burası Singapur'un en iyi manzaralarından birine sahip gerçekten de ama en iyi manzarasına sahip değil! Singapur'un en iyi kuş bakışı manzarası Singapur'un en yüksek üç binasından birinin tepesinde. Bahsettiğim yer 1-Altitude barı. Bu alfresco bar UOB Building gökdeleninin 282 meter yükseklikteki çatısında ve Singapur'un 360 derece inanılmaz bir manzarası var. Burası Singapur'un en yüksek noktası zira Singapur'da 283 metreden daha yüksek bir bina inşaat etmek, Changi Havaalanı sağolsun, yasak.

Ben bu barı tesadüfen keşfettim. Çalıştığım şirketin buradan 2 kat aşağıda 282 and City Golf adlı mekanda bir organizasyonu vardı. Normalde 1-Altitude'a çıkış ücretli. Ama altındaki Stellar Fine dining restoranı and 282 Lifestyle müiterilerinden giriş ücreti alınmıyor. Buranın yukarısında ne var merakım ile bu mekanı keşfettim. Bu çatı katı barını keşfettikten sonra da ne zaman ziyaretime biri gelse buraya götürüp aziz Singapur'a tepeden baktırıyorum.

Eğer Singapur'un merkezi bir tepeden kuşbakışı manzarasını görmek istiyorsanız Sands Skye Park yerine burayı tercih edin. Açılış saati olan akşam 18:00'da gidin zira saat 22:00 gibi mekan çok kalabalıklaşıyor ve yukarı çıkmak için kuyruğa girmek gerekiyor ve de eğer akşam güneş batmadan giderseniz manzarayı hem gündüz hem de gece görmüi olursunuz. Ben genelde 06:00 gibi gidip 22:00 gibi mekandan ayrılıyorum. Ama gelmişken gece yarısından sonraya kadar da kalabilirsiniz zira mekan bar olarak da hiç fena değil.

1-Altitude UOB gökdeleninin tepesinde. Bu bina merkezi Raffles Place Metro İstasyonunun hemen çıkışında. Mekanın giriş ücreti saat 21:00'a kadar 25 Singapur Doları, sonrasında 30 Singapur Doları. Bu ücrete bir bedava içki dahil. İçkiyi aşağıda girerken seçiyorsunuz. Eğer buraya gidecekseniz 1-Altitude web sitesinden hava durumunu kontrol edin. Hava yağmurlu ise güvenlik gerekçesi ile çatı bar hava düzelene kadar kapanıyor. Mekana terlikle ya da şortla almıyorlar. Ama biz kot pantolon ve t-shirt ile rahat rahat girdik (en son götürdüğüm arkadaşlar Türkiye'de böyle bir mekana şık giyinmeden alınamayacağımızı söylediler).

Aşağıdan 62. kata çıkan asansör gözlerinize ziyafet çekerken (dışarıyı görebiliyorsunuz) kulaklarınıza işkence edecek. Buradan bir başka asansör çatıya hizmet veriyor. İçki konusunda birşey diyemeyeceğim genelde bedava verilen içki olarak bira seçiyorum. Ama CNNGo daha yeni burayı Singapur'un en iyi manzaralı çatı barı seçti  ve bu yazıda 16 Singapur Dolarına satılan Chocolate Sidecar (konyak, limon suyu ve creme de cacao) önerdi. Bu hiç de fena bir fiyat değil.

Sana bu gece bir tepeden baktım aziz Singapur. Fotoğrafta sol üst tarafta
1-Altitude'dan 80 metre daha alçakta olan Marina Bay Sands Oteli SkyPark
görünüyor.
Tabii ki buranın asıl sunduğu şey muazzam bir manzara. Singapur'un doğudan-batıya, kuzeyden güneye tüm noktalarını görebilirsiniz. Bina merkezi bir yerde olduğundan diğer gökdelenlerce kapanmayan tüm merkezi mekanları görme imkanınız var. Gökdelenin kesiti üçgen şeklinde olduğundan sunduğu manzara dörtgen şeklinde binalara göre daha iyi. Yukarıdaki fotoğraftan da görebileceğiniz gibi mekan Marina Bay Sands Sky Park'a tepeden bakıyor. Ben 1-Altitude'u keşfettiğimden beridir kimseyi Sands SkyePark'a götürmedim açıkçası. Manzara daha iyi, çıkmak daha pahalı ama burada da 1 adet bedava içki var.

Katar Havayolları Istanbul-Singapur arası ucuz uçuş

Katar Havayolları ile ilk defa 2009 yılının sonunda Singapur - İstanbul arasında uçmuştum. O zaman bu havayolunu seçme nedenim İstanbul'da katılmam gereken şirket toplantısından dönmem gereken tarihte ne o zamana kadar sıklıkla kullandığım Singapur Havayollarında ne de ara ara kullandığım Türk Havayollarında yer olmaması idi. Singapur uçak bileti öyle az buz para değil o nedenle iki bilet arası fiyat çok oynayabiliyor. Katar Havayollarında Singapur uçak bileti fiyatı her iki havayolundan da daha ucuzdu. Ama uçuştan ve servisten çok memnun kaldım ve daha sonrasında da ne zaman ekonomik uçak bileti arasam en ucuz Singapur uçak biletini bu firmada bulabildiğimden bu tarihten sonra İstanbul - Singapur arasında düzenli olarak Katar Havayolları ile uçmaya başladım.

Katar Havayolları uluslararası uçuşlarını doğal olarak Katar'ın başkenti Doha'da birleştiriyor. İstanbul - Doha arasında kısa mesafeli uçuşlarda çok kullanılan Airbus 320 gibi tek koridorlu bir uçakla uçuyorsunuz. Bu dört saatlik uçuşun diğer ayağın olan Doha - Singapur arasında ise Boeing 777 300 ER ile uçuyorsunuz. Yani Doha'da uçak değiştirmeniz gerek. Hem de uluslararası uçuşlarda pek adet olmayan bir şekilde : otobüs ile aktarma ile.

Eskiden Singapur Havayolları ile de uçuyordum ama bu firma İstanbul - Singapur uçuşlarını direkte çevirip bilet fiyatını da katlayınca Emirates ya da Katar Havayollarını tercih etmeye başladım. Uçuk fiyatlar nedeniyle şirket ödemezse zaten Türk Havayollarını da kullanmıyorum. Tamam direkt uçuş çok daha rahat, özellikle de benim gibi uçakta uyuyabilenler için ama aradaki fiyat farkı o kadar yüksek ki aradaki 2-3 saatlik aktarmayı göze alabilirsiniz. Örneğin ben en son uçtuğumda tek yöne 550 Singapur Doları ödemiştim. THY ve Singapur  Havayolları bu fiyatın yaklaşık 2 katı idi. Yani 550 Singapur Doları için 3 saat aktarmaya katlandım ama bence değdi. Hem arada uçaktan inip ayakları açmış oldum :)

Katar Havayollarına ait bir Boeing 777-300ER Doha Uluslararası Havalimanında.
Biletin ucuz olması servis kalitesinin kötü olması anlamına gelmiyor tabii ki. Uçaklar gayet rahat ve servis iyi. Uzun uçuşlardaki uçuş eğlence sistemi Oryx hem Singapur Havayollarının hem de Türk Havayollarının İstanbul - Singapur arasındaki uçuşlarından daha iyi. DVD kullanıyor gibi tamamen kontrol sizde, film ve dizi seçimi çok iyi. Ekonomi sınıfı koltuklar rahat. Bilet fiyatları Emirates gibi ucuz. Daha ne olsun.

Bu firma ile Singapur'a giderken tek dikkat etmeniz gereken şey şu: Doha'da uçaktan indikten sonra sizi ve diğer yolcuları gidecekleri yere göre dağıtıyorlar. Yani bindiğiniz otobüsün birden fazla hedefi var. Sizin gideceğiniz terminalde inmeniz önemli. Bunu sağlamak için varış noktanıza göre bir renkte kart veriyorlar ve o renkteki karta göre teminallerden birinde iniyorsunuz. Eğer anonslardan emin değilseniz bir görevliye mutlaka danışın ve bu renkli kartı görünür şekilde tutun ki sizi görüp doğru yerde indirsinler. Gerçi yeni terminal bitinceye kadar geçici birşeyde olabilir bu ama bir yıl önce seyahat ettiğimde dağıtım bu şekilde idi.
12 Şubat 2012 Pazar

Phuket Adası Kata Plajı

Phuket Adası Tayland'ın en popüler ve en güzel turist merkezlerinden biri. Denizi, kumu, güneşi, eşsiz skuba dalış ya da şnorkel imkanı, renkliden mide bulandırıcı skalasına her türlü imkanı sunan gece hayatı ile hemen herkese bir şeyler sunuyor. Eğer bu adada ailecek tatil yapabileceğiniz, sessiz sakin ve huzurlu bir tatil geçirebileceğiniz bir köşe arıyor iseniz birkaç tavsiyem olacak.

Peki Phukette nerede kalınır? Ben Singapur'da yaşadığımdan Phuket'e ara sıra gidiyorum. Hemen her gittiğimde de Kata Plajı civarında kalıyorum. Burası Patong plajının gürültüsünden uzakta, adanın güney batı köşesinde. Aslında Phuket adasında iki adet Kata Plajı var. Birincisi 2 kilometre uzunluğunda beyaz kumlu Kata Yai Plajı, diğeri de bu plajın hemen güneyinde bulunan daha kısa olan Kata Noi. Kata'yı sevme nedenim hala o hafif tatil kasabası havasını koruyor olması (şimdilik), daha huzurlu olması, daha aileye yönelik olması, vs.

Orchidacea Resort'dan Phuket Kata Plajı  - Kaynak : Asia Singapore Blog

Peki Phuket'te Kata Plajında nerede kalınır? 2 tavsiyem olacak. Birinci tavsiyem Kata Yai Plajının güneyinde, upuzun plaja tepeden bakan  Orchidacea Resort. Otelden Kata plajına inmek on dakika sürüyor ama odalar için biraz tepe öıkmak gerektiği için eğer yokuş yukarı yürüme probleminiz varsa bu otel size uygun olmayabilir. Ama manzarası (yukarıdaki fotoğrafa bakınız) şahane! Ben aslında bu oteli ilk olarak tepede olduğu ve tusinami'den etkilenmeyeceği için seçmiştim (Phuket'e ilk kez 2006 senesinde, büyük tusinami felaketinin acıları taze iken gitmiştim). Otel aslında ortalama bir otel ama fiyatı gayet iyi. Otelin bir de orkide bahçesi var ki görmeye değer. Kata Yai plajının güneyi şnorkelin için çok iyi mercan kayalıkları sunuyor. Burada ayrıca çok güzel bir restoran var.


Bir Tavsiye : Phuket'e nasıl gidilir?
Phuket'e gitmek için pek çok kişi Bangkok'a uçup oradan da başka bir şirketle (ya da code sharing ile) Phuket'e uçuyor. Bu kadar zahmete aslında gerek yok. Qatar Airways İstanbul (Atatürk ve Sabiha Gökçen) ve Ankara'dan kalkıp Doha aktarmalı Phuket'e uçuyor. Havayollarının Uzak Asya'ya uçuşları da genelde görece ucuz ve uçuş kalitesi de oldukça yüksek. Qatar Airways İstanbul Atatürk Havaalanından olduğu gibi İstanbul Sabiha Gökçen'den ve Ankara'dan da kalktığı için İstanbul Anadolu Yakası ve yakın şehirlerden ve Ankara'dan ortadoğu ve Asya'ya uçmak için iyi bir alternatif. 
Bangkok'tan yolculuğun sonuna doğru küçük bir uçağa aktaracağınıza Doha'da aktarım yapıp direk Phuket'e uçmak daha az yorucu. En son Phuket uçak bileti fiyatları için Qatar Airways - Türkiye sayfasına bakabilirsiniz.


İkinci tavsiyem, Kata Beach Center Hotel. Hollandalı bir çift tarafından işletilen bu 3 yıldızlı otel Kata Plajının kuzeyinde, birçok otel ve restoranın yer aldığı merkezinde. Buranın avantajı Kata merkezde olması zaten. Hizmeti, ekstraları ve fiyatı da gayet iyi.

Phuket Kata Beach Center Oteli - Kaynak: Mycarrıonluggage bloğu
7 Şubat 2012 Salı

Kan basıncı seviyeleri ve yüksek tansiyon

Yüksek tansiyon genelde dede-nene hastalığı olarak bilinir ama genç insanların fabrika bacası gibi sigara içtiği, tuz deposu işlenmiş gıdalarla beslendiği ve strese boğulduğu günümüzde birçok genç insanda da ortaya çıkabiliyor. Eski şirketimde 30 yaşında bir iş arkadaşımda vardı mesela.

Maalesef yüksek tansiyon yıllarca hiçbir belirti göstermeden sizi pençesine alabilir. O nedenle siz siz olun eğer 20li 30lu yaşlarınızda iseniz ve daha önce kontrol ettirmemiş iseniz mutlaka tansiyonunuzu ölçtürün.

Dünya Sağlık Örgütü, tansiyonu aşağıdaki kan basıncı tablosuna göre sınıflandırıyor. Unutmayın tek bir ölçümle sonuca varamazsınız zira ara ara tansiyon çıkar iner. Ama belli aralarla yaptığınız ölçümlerde eğer kan basıncınız optimal veya normal seviyelerin üzerinde ise vakit kaybetmeden bir doktora görünün. Eğer aşırı derecede yüksek ise hemen doktora görünün. Yaşam şeklinde yapılan basit değişiklikler ya da  ilaç ile kontrol altına alabileceğiniz tansiyon, tedavi edilmezse hayat beklentinizi oldukça kısaltma potansiyeline sahip.



Kan Basıncı  Sınıflandırması

Diastolic (Küçük Tansiyon) Systolic (Büyük Tansiyon)
Optimal <80 <120
Normal 80 - 84 120 - 129
Yüksek Normal 85 - 89 130 - 139
Hafif Derecede Yüksek Tansiyon 90 - 99 140 - 159
Orta Derecede Yüksek Tansiyon 100 - 109 160 - 179
Aşırı Derecede Yüksek Tansiyon >110 >180


Kaynak : 1999 WHO
6 Şubat 2012 Pazartesi

Ve btjunkie de kapandi ...

Beleş filme, diziye aç internet kullanıcıları bugün internetin en büyük ve favori bittorrent sitelerinden biri olan btjunkie'ye girdiklerinde şu mesaj ile karşılaştılar:

"BTJunkie 2005 - 2012

Ve yolun sonuna geldik arkadaşlar. Bu kararı vermek hiç kolay olmadı ama sonunda sitemizi gönüllü olarak kapanmaya karar verdik. Yıllardır sizin iletişim haklarınız için mücadele ettik ama şimdi bunu geride bırakıp yola devam etme zamanı. Büyük bir deneyim oldu, hepiniz için en iyisi dileği ile."

BTjunkie Veda Sayfası
Peki btjunkie neden kapandı? Megaupload'un başına gelenlerden sonra birçok site kendi kendini kapatmaya başladı. Birçoğu telif hakkı olan materyal dağıtmaktan dolayı hapis yatmayı veya yüklü cezalar ödemeyi göze alamıyor. Piratebay bu siteleri bir miktar sarsmıştı, megaupload son noktayı koyuyor gibi. Bu insanlar saf ayağına yatmaya devam edemiyorlar. Sitelerinin insanların iletişimini sağlamakla alakası olmadığını, telif hakkı olan materyallerin paylaşımı amacıyla orada olduğunu saklamaları artık mümkün değil. Zaten TorrentFreak sitesine konuşan BTjunkie kurucusu, diğer dosya paylaşım sitelerine karşı başlayan yasal müdahalelerin kapanma kararlarında önemli bir etken olduğunu söylüyorlar.